Sinop'ta Gezilecek Yerler
Alaaddin Camii : Sinop’un fethinden hemen sonra yapılmıştır. Evkaf kayıtlarında Selçuklular'dan Allaaddin Keykubat’a ait olduğu yazılıdır. Selçuklu dönemi eseridir. Büyük bir avlunun güneyinde yer alır. Dikdörtgen planlı olup, beş kubbelidir. Avlunun ortasında bir şadırvan, bir köşede de İsfendiyar Oğulları’nın türbeleri bulunmaktadır.
Sinop Arkeoloji Müzesi : Ülkenin en eski
müzecilik faaliyetlerinden biri de 1921 yılında Sinop’ta başlamıştır.
Önceleri eserler Mekteb-i İdadi’nin bahçesinde toplanmıştır. Zamanla kentin
çeşitli yerlerinde çıkan eserler 1932 yılında Süleyman Müinüddin Pervane
Medresesi’nde toplanarak bir müze deposu oluşturulmuştur. 1941 yılında
ziyarete açılan müze, 1945 yılında memurluk,1947 yılında müdürlük olmuştur.
1970 yılında yeni binasına taşınmıştır.
Arkeoloji Müzesi şehrin merkezinde bulunmaktadır. 1921 yılında Sinop ve
çevresinde dağınık bir halde bulunan eserler toplanarak bir araya getirilmiş
ve o zamanın ortaokulu olan Mekteb-i İdadi’de koruma altına alınmış, ancak
zaman içinde binanın yetersiz kalması sonucu, bugünkü müze binası
yapılarak 1969 yılında tamamlanmış ve 29 Ekim 1970 günü Cumhuriyet
Bayramı’nda hizmete açılmıştır. Müzede Prehistorik, Helenistik, Roma, Bizans,
Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait eserler sergilenmektedir.
2000-2001 yıllarında tekrar onarıma alınmış, 2006 yılı Nisan ayında
ziyarete açılmıştır.
Balatlar Kilisesi : Roma çağında tiyatro ya da hamam olarak kullanıldığı düşünülen bu yapı,
7.yy’da Bizanslılar tarafından da kilise olarak kullanılmaya başlanmıştır. İç
kısmındaki fresklerin bir bölümü durmaktadır. 2003 yılından itibaren turizme
açılmıştır.
Boyabat Evleri : Osmanlı dönemi sivil mimari eseri olan evler yoğun olarak il merkezi ve
Boyabat ilçesinde bulunmaktadır. Yöresel kaynaklara bağlı olarak ahşap
malzemenin ağırlıklı olduğu konutlar, Bağdadi tekniği kullanılarak ve ahşap
çatkı arası dolgulu bir tür tuğla malzeme ile inşa edilmiştir. Katlara geçişte,
ahşap kuşaklar kullanılmaktadır. Konsollarla desteklenen çıkmalarla taşınılmış
bindirme katlar, cumbalar, her cephede iç içe ve havayı içeri dolduran bol
miktarda pencere, ön cephede iki çıkma arasında ve üçgen alınlıkla son bulan
kapı girintisi ortak cephe özelliklerini oluşturmaktadır. Odalar genel olarak
oturma, yatma, yıkanma ve yeme-içme ihtiyacına cevap vermek üzere tasarlandığı
için, dolaplara ve ocaklara da sahiptir.
Boyabat
Kalesi : Boyabat
Kalesinin M.Ö.600 yıllarında yapıldığı sanılmaktadır. Daha sonraki dönemlerde
onarım ve eklerle güçlendirilen yapı ihtişamını korumaktadır. 2006 yılında
Boyabat Kalesinin toprakla dolu olan tünelleri boşaltılmış, ve ışıklandırılma
sistemi ile gezilmesi gereken yerler arasına girmiştir.
Çeçe Sultan
Türbesi : İlimiz Gerze İlçesi Çeçe Sultan köyünde bulunan türbe
Selçuklular döneminden kalma bir yapıdır. Türbe dikdörtgen planlı, tek katlı ve
tek mekanlı bir yapıdır. Kesme taştan yapılmış kemerli bir kapısı vardır. Kapı
üzerinde Selçuklu dönemi yazı stilinde yazılmış bir kitabesi vardır. Türbe
binası içinde Çeçe Sultan ve akrabalarına ait olduğu sanılan sekiz adet mezar
bulunmaktadır. Çevredeki köylülerce her yıl yapılmakta olan hıdırellez burada
kutlanır. Türbenin Çepni Türkleri Beyi Tayboğa’nın kardeşi Mehmet Çeçebey’e ait
olduğu düşünülmektedir.
Durakhan Kervansarayı : Durakhan Kervansarayı, 1265 yılında Pervaneoğulları zamanında
yapılmıştır. Bir avlusu ve avlunun etrafında 13 odası bulunmaktadır. Durağan
İlçesi geçmişten bu yana, İstanbul, Trabzon, Kastamonu, Çorum, Samsun yollarına
ulaşımda uğrak yeri olduğundan, Anadolu’nun doğusuna ve batısına olduğu gibi
güneyine de geçerken konaklanan bir yerdir. Bu han bu anlamda da önemini
geçmişten bu yana korumaktadır.
Etnoğrafya Müzesi (Arslan Torun
Konağı) : Konağın tarihi, okunabilen Tapu kayıtlarından 1307
Hicri (1890) tarihine dayanmaktadır. 18. yy. Osmanlı konut mimarisinin
tüm özelliklerini taşıyan konak zeminle birlikte üç katlı olup, birinci ve
ikinci katlar bindirme kat şeklindedir. Bütün duvarlar ince işçilik taşıyan
tahta ve çıtalarla bezenmiştir. Ağaç sütunlarının üzerindeki kemer
boşluklarında çiçekli vazolar vardır.
Tavana geçişler dal, yaprak ve çiçek
firizleriyle sağlanmıştır. Odalardaki yüklük ve ocakların sağ-sol ve
üstündeki dolaplarda ise yine devre has olan ağaç işçiliği kendini gösterir.
Bu
konak, Sinop evlerine örnek teşkil etmesi amacı ile 1981 yılında Bakanlıkça
kamulaştırılmıştır. Aslına uygun olarak onarımına ve restorasyonuna 1985
yılında başlanmış ve 1996 yılında bitirilmiştir. Etrafındaki bina ve arsalar
kamulaştırılarak çevre düzenlemesi yapılmıştır. Sinop Valiliğince koruma
ve güvenliği sağlanan konak 2003 yılında Etnoğrafya Müzesi olarak ziyarete
açılmıştır.
İsfendiyaroğulları
Türbesi : Candaroğulları’ndan Celalettin Beyazıt ile oğlu İsfendiyar ve
İsfendiyar’ın oğlu İbrahim Beyler’le bu aileye mensup daha sekiz zatın kabrini
ihtiva etmektedir. Türbenin hangi tarihte ve kimin tarafından yapıldığı
bilinmemektedir. İçindeki sandukalar Türk taş işleme ve oymacılığının güzel
örneklerindendir.
Kefevi Camii : Kefevi
Mahallesinde bulunan camiinin Şeyh Mahmut Kefevi tarafından yaptırıldığı
bilinmektedir. Harap bir halde iken Sancak Mutasarrufu Bekir Paşa tarafından
1896 yılında tadilat yaptırılmıştır.
Meydan Kapı Camii : Sakarya Caddesi üzerinde bulunan bu camiinin ilk yapılış tarihi belli
değil ise de Şeyh Ömer Efendi adındaki bir zat tarafından yaptırıldığı vakıf
kayıtlarından öğrenilmektedir. 1878'de ise Mutasarruf Ahmet Kamil Paşa
tarafından Kanuni Süleyman’a izafe edilmek üzere tamir edilmiştir. Camiinin
ahşap minaresi Sinop minarelerinin en güzel örneklerindendir.
Paşa
Tabyaları : Sinop
Yarımadası’nın güneydoğusunda 19. yy.' da Osmanlı-Rus savaşları sırasında
denizden gelen tehlikeleri önlemek amacıyla yapılmıştır. Yarımay şeklindedir.
11 top yatağı, cephanelik ve mahzenlerden oluşmaktadır. Diğer bir tabya da
Korucuk Tabyası’dır
Süleyman
Pervane Medresesi (Alaaddin Medresesi) : Alaaddin Camii’ nin kuzeyinde olan
medrese, Sinop’ un düşman baskısından kurtarılmasının bir hatırası olarak 1262
tarihinde Selçuklu veziri Süleyman Pervane tarafından yaptırılmıştır. Binanın
girişini mermer süslü bir portal süslemektedir. İçinde eyvan karşısında geniş
avlu ortasında şadırvan vardır. Avlunun her iki yanında mermer sütunlar, revak
ve arkalarında 16 küçük oda bulunmaktadır. Sağ taraf bitişiğinde Gazi
Çelebi Türbesi vardır.
Vakıflar Genel Müdürlüğü’ nün malı olup, 2002 yılında Kültür ve Turizm amaçlarında kullanılmak üzere Sinop Valiliğine tahsis edilmiştir. Sinop Valiliğince Sinop’ a özgü el sanatları ve mutfağı ile ilgili kişilere tahsis edilerek çarşı haline getirilmiştir.
Şehitler
Çeşmesi : Tersane
çarşısındadır. 1853 Osmanlı-Rus Savaşı’nda şehit düşen denizcilerimizin
ceplerinden çıkan paralarla yaptırılmıştır.
Şehitlik : Sinop Müzesi Bahçesinde olan şehitlik, 1853 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Sinop
Limanı’nda şehit olan denizcilerimiz için yaptırılmıştır. Şehitliğin altında
şehitlerimizin kemikleri bulunmaktadır. 2003 yılında Valilikçe ışıklandırılarak
halkın ziyaret ve dinlenme yeri olarak kullanılmaktadır.
Seyitbilal
Türbesi : Selçuklu
Döneminde yapılmıştır. Seyitbilal’ in makam türbesi sonradan Çaça (Çeçe)
Türklerinden Tayboğa tarafından tamir ettirilmiştir. Türbe Hz. Hüseyin soyundan
ve Arap ordusu komutanlarından Seyyid Bilal’ in şehit olduğu yerde yapılmıştır.
Eskiden beri halkın önemli bir ziyaret yeridir.
Sinop Kalesi : M.Ö. 200' de yaşayan
yerli kavim Gaskalılar zamanında kurulmuş olan kale Grek, Roma, Bizans ve
Selçuklular döneminde onarılarak kullanılmıştır. Günümüzde bir bölümü hala
ihtişamını korumaktadır. 2050 m. uzunluğu, 25 m. yüksekliği, 3
m. genişliği ve iki ana giriş kapısı bulunmaktadır.
Yakupağa
Konağı : Gerze
İlçesinde olup sivil mimari örneklerinden biridir. Yapının tüm pencereleri
giyotin çerçevelidir. Üzeri kırma çatı olup olukluk kiremitle örtülüdür. İç
kısımda odaların tavan ve duvarları çok zengin bir süslemeye sahiptir. Çeşitli
renkte çiçek ve geometrik motifler tüm tavanı, dolap kapılarını ve duvarları
süslemekte olup eşsiz sanat eserlerindendir.
Eski Sinop Cezaevi : İçkale adı verilen
hapishanenin bulunduğu alan 3 Ekim 1214 yılında Sinop’u zapteden Selçuklu
Sultanı İzzeddin Keykavus tarafından yaptırılmıştır.
Hapishaneyi çevreleyen iç kale 11 adet
burç ile desteklenmiştir. Burçların yüksekliği denize hakim güney bedende22 m.
ve surların yüksekliği ise 18 m’dir. 3 m kalınlığında olan surların üzerinde iç
kaleyi bir uçtan bir uca gezebilme imkanı veren yollar (seğirtmeç) muhafızların
gezi yolu olarak kullanılmıştır.
Tersane ve zindan olarak kullanılan pek
çok kültürel değeri bünyesinde barındıran İçkale 1882 yılında yapılan hapishane
binası ile tek kubbeli hamam devrin tipik mimari özelliklerini yansıtmaktadır.
Surların yapımında Arkeik, Klasik ve Helenistik
devirlere ait çok sayıda (mabet ve yapıların mimari unsurları) devşirme malzeme
kullanılmıştır.
|